10 Mayıs 2009 Pazar

GÜN EKSİLMESİN PENCEREMDEN

Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki:
- Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!
Cahit Sıtkı TARANCI

26 Nisan 2009 Pazar

BU UNUTULUR MU ? (Ama malesef unuttuk...)



Birinci Dünya Savaşı'nda Ingilizlere, 150 bin askerimiz esir düştü. Bu askerlerden bir kismi da Mısır'ın Iskenderiye şehri yakınlarında bulunan Seydibeşir Usare Kampı'na hapsedildi. Kampın tam adı, 'Seydibesir Kuveysna Osmanli Useray-i Harbiye Kampı' idi. Bu kampta, 1918'de Filistin cephesinde esir düşen 16. Tumen'in 48. Alayı'na baglı Osmanlı askerleri tutuluyordu. 12Haziran 1920'ye kadar iki yıl boyunca her türlü işkence, eziyet, agır hakaret ve aşagılamaya maruz kaldılar. Bu insanlık dışı muamelenin nedeni ise Ermeniler idi... Kamptaki, Türkçe bilen Ermeni tercümanların yalan, yanlış çevirileri ve kışkırtmaları nedeniyle, kamplarin Ingiliz komutanları, azılı Türk düşmanı kesilmişlerdi. Savas bitmişti. Ancak, kamptaki ağır koşullar nedeniyle ölenler dışındaki askerleri teslim etmek, Ingilizler'in işine gelmiyordu. Cünkü, olasi yeni bir savasta, bu askerlerin yeniden karşılarına cıkabilecekleri, Ermeniler tarafından, Ingilizlerin beyinlerine işlenmişti. Çözüm toplu katliamdı... Askerlerimiz, mikrop kırma bahanesiyle, süngü zoruyla dezenfekte havuzlarına sokuldu. Ancak suya normalin cok uzerinde krizol maddesi katılmıştı. Mehmetçik, daha ayağını soktuğunda, aşırı krizol maddesi nedeniyle haşlanıyorlardı. Ancak Ingiliz askerleri dipçik darbeleri ile askerlerimizin havuzdan çıkmalarina izin vermiyorlardi. Mehmetçikler, bele kadar gelen suya başlarını sokmak istemedi. Ancak bu kez Ingilizler havaya ateş etmeye başladı. Askerlerimiz, ölmemek için çömelerek başlarını suya soktular. Ancak başını sudan kaldıran artık göremiyordu. Cünkü gözler yanmıştı... Dışarı çıkanların halini gören sıradaki askerlerimizin direnişleri de fayda etmedi ve 15 bin askerimiz kör oldu. Bu vahset, 25 Mayis 1921 tarihinde TBMM'de görüşüldü. Milletvekilleri Faik ve Şeref beyler bir önerge vererek, Mısır'da esirlerin krizol banyosuna sokularak 15 bin vatan evladının gözlerinin kör edildiğini, bunun faili olan Ingiliz tabip, garnizon komutanı ve askerlerinin cezalandırılması icin TBMM'nin teşebbüse geçmesini istediler. Tabiiki yeni kurulan devletin bin türlü sorunu vardı. Bu hesap sorma işide unutuldu gitti. Ama onlar unutmuyorlar... Kendi ihanetlerini bile soykırım ambalajına sarıp, dünya kamuoyuna sunuyorlar. En üzücü olanı da malum birilerinin, bu karalama kampanyalarına çanak tutması...

-----------------------------------------------------------------------------------------

ERMENİLER SOYKIRIM YAPILDI DIYE DÜNYAYI AYAĞA KALDIRIYOR BİZİM TARİHİMİZDEN HABERİMİZ YOK. Bu nasıl bir vahşet..15.000 askerimizi kör ettiler..Yazıklar olsun yapana yazıklar olsun bu olayın peşine düşmeyenlere…O gün haklarını aramadınız peki şimdi size engel olan kim..?

25 Nisan 2009 Cumartesi

Avrupa birliğine girmek demek ?


Avrupa birliğine girmek demek ?

A.B Nin bir eyaleti, vilayeti olmak demek.

A.B nin bir parçası olmak demek

Bizden sonra A.B ye katılacak olan komşularımız, İsrail & Ermenistanın Doğuya ve Çukurovaya yerleşmesi demek. Bütün emperyalizme katılıp, onların içine karışıp erimek demek.


M.Kemal in bir sözü var "bir gün bağımsızlığın ve istiklalin düşerse darane beni ne benzer birini ara... M.Kemal Samsun'dan bir daha yürüyüp qelemez... onlara benzer birilerini aramaktansa biz atılalım ileri diyoruz düşünce suçundan dahi prangalıyorlar.. onlar bizim liderimize çaktırmadan sulikast yaparlar biz ise onların lideri elimizde, imralıda olmasına rağmen hiçbirşey yapmayız her karışı bereket fışkıran bu topraklarda, kalkınmak için yabancı sermaye bekler dururuz. Yediğimiz fındığı bile bizden satın alıp, paketleyip bize geri satarlar... buna da izin verilir... ßizim kanunlarımızı da Avrupa birliği keyfine qöre düzenliyor Akp yi de alet etmiş eline hem A.B hem ABD. A.B'yi bize vaâd ederek bizim yasalarımızı düzenliyorlar bizde diyoruz ki, Avrupa birliğinin bir parçası olmaya çalışmaktansa, Turan birliğini kurup Tüm Avrupayı parçalayalım... Ama AKP ne diyor ? Durmak yook yola devam... 35 milyon metre kare vatan topraklarını Özelleştirip, yabancılara toprak edindirme yasası ile satmaya çalışırlar... Tepki görmesin diye Kazakistanlıya sattık derler, adamı biz araştırırız Ermeni asıllı Rus... Durmak yook yola devam... derler halâ"Türkler dünyaya iki defa hükmedecek" Hz.Muhammed (SAV) . Bu Hadis-i Şerif söylendikten bugüne kadar Türkler ilk olarak Osmanlı İmparatorluğu ile dünyaya hükmetti . İkinci olarak Büyük Turan Devleti ile hükmedeceğiz.


Rehber Kur'an - Hedef Turan !


Göktürklerin soyu, ßozkurtarın boyu,

Hunların Velihati, Osmanlının torunarı !

Ey Şehit Oğlu...İrkil ve Dik Dur...!

Avrupa Hayali soysuzluktur...

Ecdadını bil, özünle hoş dur...

Geçmişin mertLik oda ßozKurT dur !!!

24 Nisan 2009 Cuma

Bir ülke hayal ediyoruz;


Müslüman Türk Gençliği olarak hayallerimiz var; ülkemize, milletimize dair…
‘’ Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes
Ey kahpe rüzgar artık ne yandan esersen es..’’
Irk , mezhep ,zengin-fakir ayrımının olmadığı;ülke insanımızın huzurla , refahla yaşadığı bir millet bir ülke hayal ediyoruz…
**
Bir ülke hayal ediyoruz;Farklılıkların zenginlik kabul edildiği,insanlarımızın birbirilerinin fikirlerine , düşüncelerine , inançlarına saygı duyduğu bir millet bir ülke hayal ediyoruz…
**
Bir ülke hayal ediyoruz; Tam Bağımsız olan,emperyalizme,imf’ye,ab’ye boyun eğmeyen,ülke çıkarlarının , milletimizin çıkarlarının üstün ve öncelik tutulduğu bir ülke bir millet hayal ediyoruz…
**
Bir ülke hayal ediyoruz; Kapkaçların,Soygunların,Tecavüzlerin,Çetelerin,Uyuşturucunun, Terörün,İşbirlikçilerin olmadığı bir ülke hayal ediyoruz…

Bir ülke hayal ediyoruz;
İnsanımızın hastane kapılarında ölmediği,insanımızın parasızlık yüzünden okuma hakkının elinden alınmadığı,insanımızın yıllarca iş arayıp hayallerini kaybetmediği,torpilin adam kayırmanın olmadığı,belli kesimlere imtiyazın sağlanmadığı-
herkese eşit davranılan bir ülke hayal ediyoruz….
**
Bir ülke hayal ediyoruz; Alevi – suni , Kürt-Türk-Çerkez,Başı açık-Başı kapalı ayrımının olmadığı bir ülke hayal ediyoruz…
**
Bir ülke hayal ediyoruz;Eğitim hakkının,din-mezhep-ırk ayrımı yapılmadan tüm vatandaşlarımıza verildiği bir ülke hayal ediyoruz…
**
Bir ülke hayal ediyoruz;Rüşvetin,yolsuzluğun,sahtekarlığın,dolandırıcılığın,işkencenin olmadığı bir ülke hayal ediyoruz…
**
Bir ülke hayal ediyoruz;Gelecekle ilgili güzel hayaller kurduğumuz,karamsarlığın,ümitsizliğin,yıkımın,çaresizliğin olmadığı bir ülke hayal ediyoruz….
NE SAĞ / NE SOL SADECE GÜÇLÜ,BÜYÜK BİR TÜRKİYE İDEALİUmudunu kaybetme.!
**


-UTANSIN
Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!
Hey gidi küheylan, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!
Eski çınar şimdi noel ağacı;
Dallarda iğreti yaprak utansın!
Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
Onu sürdürmeyen çırak utansın!
Ölümden ilerde varış dediğin,
Geride ne varsa, bırak utansın!
Ey binbir tanede solmayan tek renk,
Bayraklaşmıyorsan bayrak utansın!

-Necip Fazıl Kısakürek

22 Nisan 2009 Çarşamba

Konu: Geleceğin Süper Gücü Türkiye


Etibank bünyesinde Türkiyeyi geleceğin en büyük ekonomisi yapacak Bor madenini işletiyor. Bugüne kadar Avrupa Birliği Kansere yol açıyor yalanıyla A.B ye girişi vaâd ederek Bor madenini çıkarttırmamıştı. Tam bu yalan ortaya çıktı üretime başlandı derken,Bor ile çalışan araba üretildi. petrolün 20/1 i kadar az yakıt tüketiyor. Anadolu dünyadaki Bor rezervlerinin % 75 ini bulunduruyor. Bu demek oluyor ki dünyanın gelecekteki Süper gücü Türkiye ! amaa Etibank'ı AKP özelleştiriyor... Hemde "9 Tirilyon dolar" değerindeki Etibankı Obama sadece 1 ziyaretle "40 Milyon dolar"a kapattı... Neden Obama Uluslararası ilk ziyaretini Türkiye'de yaptığını sanıyorsunuz ? AKP Özelleştirirse Etibank'ı 20 yılda dünyanın süper gücü olma hayallerimizi hepimiz suya gömelim. Sadece Etibank gibi büyük kurumlar değil, Yabancılara toprak edindirme yasası ile bütün Türkiyeyi satılığa çıkardığını ilan etti AKP. Bununla yetinmedi, Kemal Unakıtana neden böyle yapıyorsunuz diye sorulduğunda, "kimse karışamaz babalar gibi satarız" dedi. Bu ülkenin tarihinden bu yana başına gelen en büyük felaket AKP dir. Ülkeye Milliyetçi bir yönetim gelmezse Satılan bu kurumları geri almak da hayallere karışacak. ßu yukardakileri okuyupda halâ AKP yi savunan varmı acaba .

-------------------------------------------------------------------------------------

ßozkurtların boyu, Göktürklerin soyu, Selçukluların Velihati, Osmanlıların Torubu ve Cumhuriyetin Çocukları !!! Ey şehit oğlu !İrkil ve dik dur...Avrupa hayali soysuzluktur..Ecdadını bil, özünle hoş dur...Geçmişin mertLik oda ßozKuRT dur !!!

-------------------------------------------------------------------------------------

M.Kemal in bir sözü var

bir gün bağımsızlığın ve istiklalin düşerse dara

ne beni nede benzer birini ara...


M.Kemal Samsundan birdaha yürüyüp qelemez...

ona benzer birilerini aramaktansa biz atılalım ileri diyoruz düşünce suçundan dahi prangalıyorlar.. onlar bizim liderimize çaktırmada sulikast yaparlar biz ise onların lideri elimizde, imralıda olmasına rağmen hiçbişey yapmayız her karışı bereket fışkıran bu topraklarda, kalkınmak için yabancı sermaye bekler dururuz. Yediğimiz fındığı bile bizden satın alıp, paketleyip bize geri satarlar... buna da izin verilir... ßizim kanunlarımızı da Avrupa birliği keyfine qöre düzenliyor Akp yi de alet etmiş eline hem A.B hem ABD,A.B yi bize vaâd ederek bizim yasalarımızı düzenliyorlar bizde diyoruz ki, Avrupa birliğinin bir parçası olmaya çalışmaktansa, Turan birliğini kurup Tüm Avrupayı parçalayalım... Ama AKP ne diyor ? Durmak yook yola devam...35 milyon metre kare vatan topraklarını Özelleştirip, yabancılara toprak edindirme yasası ile satmaya çalışırlar... Tepki görmesin diye Kazakistanlıya sattık derler, adamı bi araştırırız Ermeni asıllı Rus...Durmak yook yola devam...derler halâ

-------------------------------------------------------------------------------------

Bulutlar teninden,

dağlar kokundan

Sarhoştur sevdiğim Mahsuni bundan

Birdaha gel geL Samsun'dan....

sarı saçlım mavi gözlüm

nerde, nerde, nerdesin dostt ?
neredesin atam...!

21 Nisan 2009 Salı

Anka kuşu


Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş... Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg'u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler. Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler. Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düşenler olmuş. Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp; papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış); Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış; baykuş yıkıntılarını özlemiş, balıkçıl kuşu bataklığını. Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış. Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu Yedinci Vadi "yokoluş"ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... Kaf Dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış. Simurg'un yuvasını bulunca ögrenmişler ki; "SİMURG ANKA - Otuz Kuş" demekmiş. Onların hepsi Simurg'muş. Her biri de Simurg'muş. Simurg Anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.

Annenin Fedakarlığı


Bebegimi görebilir miyim?" dedi yeni anne. Kucagina yumusak bir bohça verildi ve mutlu anne, bebeginin minik yüzünü görmek için kundagini açti ve saskinliktan adeta nutku tutuldu!Anne ve bebegini seyreden doktor hizla arkasini döndü ve camdan bakmaya basladi. Bebegin kulaklari yoktu...Muayenelerde, bebegin duyma yetisinin etkilenmedigi, sadece görünüsü bozan bir kulak yoksunlugu oldugu anlasildi.Aradan yillar geçti, çocuk büyüdü ve okula basladi.Bir gün okul dönüsü eve kosarak geldi ve kendisini annesinin kollarina atti.Hiçkiriyordu... Bu onun yasadigi ilk büyük hayal kirikligiydi; Aglayarak "Büyük bir çocuk bana ucube dedi..."Küçük çocuk bu kadersizligiyle büyüdü. Arkadaslari tarafindan seviliyordu ve oldukça da basarili bir ögrenciydi.Sinif baskani bile olabilirdi; eger insanlarin arasina karismis olsaydi. Annesi, her zaman ona "Genç insanlarin arasina karismalisin" diyordu, ancak ayni zamanda yüreginde derin bir acima ve sefkat hissediyordu.Delikanlinin babasi, aile doktoru ile oglunun sorunu ile ilgili görüstü; "Hiçbir sey yapilamaz mi?" diye sordu.Doktor "Eger bir çift kulak bulunabilirse, organ nakli yapilabilir" dedi. Böylece genç bir adam için kulaklarini feda edecek birisi aranmaya baslandi.Iki yil geçti bir gün babasi "Hastaneye gidiyorsun oglum, annen ve ben, sana kulaklarini verecek birini bulduk ancak unutma bu bir sir" dedi. Operasyon çok basarili geçti. Yeni görünümüyle psikolojisi de düzelen genç, okulda ve sosyal hayatinda büyük basarilar elde etti. Daha sonra evlendi ve diplomat oldu.Yillar geçmisti, bir gün babasina gidip sordu: "Bilmek zorundayim, bana bu kadar iyilik yapan kisi kim? Ben o insan için hiçbir sey yapamadim... Bir sey yapabilecegimi de sanmiyorum" dedi Babasi, "fakat anlasma kesin, su anda ögrenemezsin, henüz degil..." Bu derin sir yillar boyunca gizlendi. Ancak bir gün açiga cikma zamani geldi... Hayatinin en karanlik günlerinden birinde, annesinin cenazesi basinda babasiyla birlikte bekliyordu.Babasi yavasça annesinin basina elini uzatti; Kizil kahverengi saçlarini eliyle geriye dogru itti; annesinin kulaklari yoktu. "Annen hiçbir zaman saçini kestirmek zorunda kalmadigi için çok mutlu oldu" diye fisildadi babasi "..ve hiç kimse, annenin daha az güzel oldugunu düsünmedi degil mi?" Gerçek güzellik fiziksel görünüse bagli degildir,ancak kalptedir! Gerçek mutluluk, gördügün seyde degil, asil görünmeyen yerdedir... Gerçek sevgi, yapildigi bilinen seyde degil, yapildigi halde bilinmeyen seydedir

klip video ara ve dinle

partner

 
oyun indir tek link oyun indir oyun download bedava oyun indir full oyun indir